Bütün dünyanın başına adeta bela olan koronavirüsün en çok etkilediği kesimlerin başında işçi ve işveren geliyor. Çünkü toplu ve kalabalık şekilde çalışılan bu ortamlarda virüsün nereden ve kimden nasıl bulaşacağı asla bilinmezken ülkenin ve kentimizin de ekonomik anlamda bel kemiği olan sanayi ve üretimde iş dünyası bir yandan işçilerin sağlığını düşünürken bir yandan da üretimi ve istihdamı aksatmamak için çaba gösteriyor.
Sanayicilerin birçoğu gereken tüm önlemleri alarak istihdamı ve üretimi aksatmadan ekonomik istikrarı da korumaya gayret gösteriyor. İşçilerin sağlığının ön planda tutulduğu bu ortamda işçiler günlerinin üçte birini işyerlerinde geçirirken geriye kalan kısmını dışarıda ya da evlerinde geçiriyor. 300 ya da 500 hatta bin kişinin üstünde istihdam sağlayan ve işçi çalıştıran sanayici hangi işçinin iş dışında nerelerde kimlerle temas ettiğini asla kontrol edemiyor.
Sanayide üretim yapan firmaların üretimi tamamen durdurması ülke ve kent ekonomisini çökertecek bir ortam oluşturur. Bunu hemen hepimiz kabul etmeliyiz. Bu şartlarda koronavirüs vakası tespit edilen işverenlerin üstüne çok gidildiğini ve bu insanların haksızlığa uğradığını düşünüyorum. Çünkü işverenler ve sanayiciler kendi işletmelerini en zor ekonomik koşullarda bile ayakta tutmaya gayret gösterirken böylesi zor bir zamanda da ülke ekonomisine her şeye rağmen büyük bir katkı sağlamaya gayret gösteriyor. Bu insanların işçi ya da çalışanlarını sürekli gözetlemek ya da onların iş dışında kalan zamanını nerede geçirdiğini yönetmek gibi bir lükse sahip olmadığını bilmemiz gerekiyor.
Ülke yöneticileri ve kent yöneticileri koronavirüsün olumsuz etkilerini en aza indirmek için bu virüs belasının ülkemizde görülmeye başladığı ilk günden beri çaba gösterdiğini biliyoruz. Bunun yanı sıra işverenler ve sanayiciler de iş yerlerinin ve çalışanlarının sağlığını koruyarak üretimi aksatmamaya en hassas şekilde gayret gösteriyor. İşverenlerin ve sanayicilerin koronavirüs vakasının sebebi gibi görülmesini kent ve ülke ekonomisine yıllardan beri katkı sağlayan ve ihracat rakamlarımızın artmasında büyük katkıları olan bu insanlara büyük haksızlık olarak görüyorum.
Hiçbir sanayici ve iş adamı ya da işveren hiçbir işçisinin koronavirüse yakalanmasını istemez. Hiçbir kent ya da ülke yöneticisi bir tek vatandaşımızın bile koronavirüse yakalanmasını istemez. Bu insanların üstüne bu konuda çok gidiliyor. Bu durumun ve algının sebepleri olanların daha dikkatli davranması ve koronavirüs vakalarını değerlendirirken ya da duyururken daha dikkatli olmaları gerektiğini düşünüyorum. İşçilerimizin sağlığını ön planda tutmaya gayret gösterirken ve onların canlarının her şeyden daha önemli olduğu bilinciyle lütfen sanayicilerimize de sahip çıkalım diyorum ve bu konu hakkında önümüzdeki günlerde daha olumlu çalışmalar yapılması gerektiğini bir kez daha vurgulamak istiyorum.
